Meğer ikimiz de uzaktan bakıp birbirimizin kim olduğunu merak ediyormuşuz...
Ve tanışırlar…
Üniversite’de okurken, hem yakın arkadaşlarımdan birinin doğum gününe katılmak hem de kız kıza eğlenmek için yine aynı arkadaşımın eşinin işletmecisi olduğu bir mekana gitmiştik. İçimden bir ses o günün özel bir gün olduğunu söylüyordu. Gökhan da o gün işten çıkıp Amerika’dan gelen bir arkadaşını görmek için Kemerburgaz’a gitmiş. Doğum gününü duyunca da evine uğrayamadan apar topar takım elbiselerle mekana gelmek zorunda kalmış. Kader bu ya, Gökhan’ı kulüpte ilk gördüğümde arkadaşıma hemen ‘Bu kim?’ diye sordum, meğer o anda Gökhan da Burak’a benim kim olduğumu soruyormuş. Bu gecenin üzerinden aylar geçti ve sonra bizim birbirimiz hakkında düşüncelerimiz ortaya çıktı. Arkadaşım bana Gökhan’ın duygularını çıtlatmıştı, Gökhan da arkadaşımın eşi ile konuşunca, birden olay alevlendi ve ateş bacayı sardı.
Evlenmeye karar verirler
9 Mayıs tarihini hiçbir zaman unutmam. Bitirme projesi aldığım dönemde bir yandan da özel bir şirkette çalışıyordum. Final tesliminden önce son jüri olduğu için de inanılmaz stres yapmıştım. O kadar stres yapmama rağmen jürinin nasıl geçtiğini inanın şuan hatırlamıyorum. Gökhan, bir önceki akşam iyi bir kutlamayı hak ettin, çok çalıştın yemeğe gidelim dedi. Bana hep anlattığı bir yer vardı. Oraya götürüyorum seni dedi. Adile Sultan Sarayı, İstanbul’da iki köprüyü görebilen, muhteşem manzaraya sahip tek yer olsa gerek. Romantik baş başa bir yemek yedik. Terasa çıktığımızda inanılmaz bir manzara, inanılmaz bir Boğaz kokusu karşıladı bizi. Kahvelerimizi yudumlarken, köprünün ışıklarına bak deyince ben de kafamı çevirdim. Geri ona döndüğümde elinde bir kutu ‘Ömür boyu gönlümün sultanı olur musun? Boğazımda kelimeler düğümlendi adeta. Heyecandan “Yes, Yes, Yes” diye bağırmışım. Hala bir cevap vermedin deyince ”Evettttttt!” dediğimi hatırlıyorum.
Aileler devreye girer…
Evlilik kararını aldıktan sonra aileler ile tanışma faslına geçtik. İlk olarak Gökhan’ı abim ve eşi ile tanıştırmak istiyordum. Doğum günümde, keyifli bir fasıl gecesinde tanıştılar. İlk onayı aldıktan sonra hızla rotayı anneme ve sonrasında da babama çevirdim. Aileye girdiği andan itibaren herkes Gökhan’ı çok sevdi. Tabi ben de onun ailesi ile tanıştım. Nihayet sıra en zoruna, aileleri tanıştırmaya geldi. O zamanları düşünüyorum da inanılmaz bir heyecandı. Eşimin ailesi Balıkesir-Akçay’da yaşıyor, bizim de yazlığımız Altınoluk’ta olduğu için iki aileyi orada tanıştırmaya karar verdik. Çok keyifli bir aile buluşmasından sonra önce söz-nişan tarihimiz belirlendi. 15 Eylül 2012’de evlilik yolunda ilk adımı attık. Nişandan sonra ben küçük çaplı mutfak eşyası alışverişlerine başladım. Aslında nişandan sonra bir rahatlık geldi uzun bir süre nişanlılığın tadını çıkarttık. Ocak gibi düğün ile ilgili hazırlıklarımıza başladık.
Başucu ajandası her yerde
Benim bir düğün ajandam vardı ve en çok keyif veren şey ona bir şeyler yazıp çizmekti. Her gittiğim yerde; işte, evde, yolda, toplantıda her an benim yanımda olması bana güven veriyordu. Bir yandan da insanlar bana gülmeye başlamıştı sürekli onunla dolaşıyorum diye. Küçük çocuklar yeni alınan bir şeyi başucuna koyar ya, benim de ajandam hep başucumdaydı. Mobilyalar, gelinlikler, nikah şekeri, düğün mekanları aklınıza gelen her şey ajandamda kayıt altındaydı.
Düğün mekanı seçiminde Düğün.com yardımı!
Düğün Ajandam için araştırmalar yaparken dugun.com ile karşılaştım. Dugun.com sayesinde kır düğünleri ile otel düğünlerini karşılaştırma fırsatı buldum ve birçok yerden teklifler aldım. Düğünümüz kalabalık olacağı için kır düğünü yapmaya karar verdik. Akrabalar ve arkadaşlarımız için keyifli bir ortam olmasını istedik. Düğün için ilk görüşmeye gittiğimiz yer, Secret Garden’dı. Hem enfes Boğaz manzarası hem de ormanın içinde kaybolmuşluk hissi yaşatan bahçesiyle aradığımız yerin burası olduğunu anladık ve hemen Secret Garden ile anlaştık.
“Her şeyin bir peri masalı gibi olmasını istiyordum.”
Düğün mekanının halihazırda anlaşmalı olduğu bir organizasyon firması vardı. Elifce Organizasyon firmasının sahibi Elif Hanım ile saatler süren görüşmeler yaparak gelin yolu, kokteyl alanı, masa düzeni vb. birçok konuda kendisinden destek aldık. Biz zaten heyecanlıydık o bizden de heyecanlıydı. Her şeyin bir peri masalı gibi olmasını istiyordum ve Gökhan’la ortak kararımız pembe tonları oldu. Masa üzerinde romantik şamdanlar istedim. Gelin yolunda hoş kafesler, ayakta bir nikah masası, arkada güzel bir manzara ile eşsiz bir nikah merasimi olmalıydı. Video çekimleri, fotoğraf çekimleri, ses, müzik, DJ her şeyi teker teker konuştuğumuz için düğünde hiçbir aksilik ile karşılaşmadık. Düğün yerine ait fotoğraflarımız ve videomuz Vivent Fotoğrafçılık tarafından kaydedildi. Video çekimlerinde kesinlikle Jimmy Jip kullanılmasını tavsiye ederim. Müzik ve ses sistemi için Volgatamus’un ekibi düğünde herkesten önce yerini almıştı. DJ Barış ise düğün ve after party’de bizleri epey coşturdu.
Düğünün tasarım ürünleri…
Kır düğünü yapma kararını aldığımız anda zaten benim kafamda netleşmişti. Gökhan ile görev paylaşımı yaptık. Nikah şekeri ve davetiye seçimi bana ait, anı kutusu ve gelin arabası Gökhan’a aitti. Son zamanlarda çok moda olan nikah reçellerini yapmaya karar verdik. Nikah reçellerimizi de düğün konseptimiz ile uyumlu, pembe tonlarında kumaşlarla süsledik. Davetiye seçimim aslında hoş bir tesadüftü. Bir gün yengem ona gelen bir davetiyeyi bana gösterdi. İşte bu dedim ve direk Gökhan’a ben bu davetiyeden istiyorum dedim. Aslında bizim şansımızın hep yaver gittiğini düşünüyorum. Neredeyse her şey ilk seferde halloldu. Bence çiftler arasında bu uyum çok önemli. Birbirlerini üzmeden, strese sokmadan tatlı dille her şey sorunsuz bir şekilde çözümlenebiliyor. Anı kutusu için de Gökhan’a birkaç örnek sundum; fakat beğenmedi. Ben de tamamen ona bıraktım her şeyi. Kendisi internette buldu. Kutusu, teli, kağıtları, kalemi derken kutuda öyle çok emeği var ki anlatamam. Şimdi herkes soruyor nerden aldınız diye.
Gelinlik ve damatlık
Bir arkadaşım vasıtası ile Oleg Cassini’den randevu aldım. Şans bu ya ilk denediğim gelinliğe bayıldım. Tam dört saat boyunca gelinliği üzerimden çıkaramadım. Sanki benim için dikilmiş gibiydi. Herkes bana biraz delisin deyip kızsa da ben vuruldum bir kere ve alıp çıktım. Düğüne bir ay vardı ve hala Gökhan’ın damatlığı yoktu. Gökhan’ın damatlığı Muzaffer Çaha tarafından özel olarak hazırlandı. Damatlık ve gelinlik seçiminde ikimiz de birbirimizi görmedik. Gökhan beni ilk kuaförden almaya gelince gördü. Provalarımızda bile ayrı ayrı gittik. İnanılmaz bir büyüsü oluyor.
Düğün gününden geriye kalan en güzel hatıralar…
Hikaye fotoğrafçımız Hande Karayaka’dan bahsetmeden edemeyeceğim. Düğüne üç hafta kala beni her konuda yönlendirdi. Çok yardımcı oldu ve düğün günü sabahın ilk saatlerinden itibaren yanımda olup, her anımı her dakikamı ölümsüzleştirdi. Kendisine ve eşine sonsuz teşekkür borçluyuz. Düğün gününden geriye kalan en güzel hatıralardan birisi bu olsa gerek. Kuaförde, gelin alma esnasında ve dış mekan çekimlerinde gerçekten profesyonel birileri ile çalışmanın çok faydası olacağını düşünüyorum.
İlk dans parçası: Historia de un Amor
Düğün gününde, ilk dans ve çıkış parçası üzerine ben aylarca şarkılar dinledim. O olmaz, bu olmaz, şu olmaz dedim. Ama son hafta tamamen aklımızdan çıktığı için giriş müziğini eşim seçti. Fakat ilk dans parçamız olan Historia de un Amor şarkısını DJ’imiz seçti. İlk kararsızlığımı yaşadığım konu buydu sanırım. Çiftlerinize tavsiyem kararsız kalmadan her şeyi netleştirsinler.
Horonla başlayıp halayla biten eğlenceli bir düğün
Ben Karadeniz kızıyım, eşim Mardinli. Düğüne horonla başladık, geceye halay ve şemmamme ile devam ettik. Oyunlar esnasında iki taraf da birbirine öyle uyumluydu ki anlatamam. Düğünden sonra herkesin tek dediği şey bu kadar oynanan bir düğün görmedik oldu. Böyle güzel şeyler duydukça inanılmaz mutlu oluyoruz.
Damadın arkadaşlarından kuvvetli bir “Evettttttt!”
İlk tanıştığımız günden itibaren eşimin arkadaşları ile inanılmaz kaynaştım. Beni çok sevdiklerini düşünüyorum. Nikah sırasında ben ‘Evet’ dedikten sonra Gökhan’a sıra geldiğinde daha Gökhan evet demeden tüm arkadaşları, bir ağızdan “Evettttttt!” diye bağırdılar ve peşinden alkışlar koptu! O an süperdi. Hem mutluluktan gözlerim doldu hem de ağzım kulaklarıma vardı.
Sıcacık bir balayı…
Balayı için yurtdışından birçok seçenek baktıktan sonra rotamızı yurtiçine çevirdik. Abim ve yengemin arkadaşlarının Alaçatı’da bir butik oteli vardı. Hep gitmek istiyorduk ama denk gelmemişti. Otelin fotoğraflarını görür görmez kararımızı verdik ve Chigdem Hotel’e doğru yola koyulduk. Küçücük ve sıcacık bir aile oteli... İnanılmaz kahvaltıları ve müthiş beş çayları ile enfes bir balayı geçirdik. Balayı suiti ve bizi karşılamaları hayal gibiydi. Ayşegül ve eşi Batuhan’a sevgiler..