Okuduğunuz gerçek düğün hikayelerinin her biri içerisinde bambaşka deneyimler, anılar, detaylar barındırıyor. Bu hafta alışılmışın biraz dışına çıkıyor hikayemiz. Onlarca başarısız evlenme teklifi denemesinden sonra büyük an Yunan adalarında gelir. Hep beraber dinleyelim:
Dugun.com Çiftleri için tanışma hikayenizi anlatabilir misiniz?
Arkadaşlarımız aracılığıyla tanıştık. Bizi birbirimize uygun görmüşler. Yani bir nevi görücü üsulü.
Nasıl evlenme teklifi aldınız ya da ettiniz?
Nasıl evlilik teklif alamadım ya da edemedi aslında. Arkadaş grubumuzla Ege Adalarını gezmek üzere bir tatil planı yaptık. Cengiz’in niyeti seyahate çıkmadan bir gece önce evde başbaşayken teklif etmekmiş. Fakat ben o gün kız arkadaşlarımı yatıya çağırınca olmadı tabi. Sonra adaya giden feribotta kaptan aracılığıyla teklif etmek istemiş. Kaptan Türk çıkmış; “Abi beni karıştırmayın.” demiş. Sonra günbatımını izlerken teklif etmek istediğinde güneşin önüne yelkenli çekti ve bütün manzaramızı kapadı... Bunun gibi bir sürü aksilikten sonra sonunda Mykonos’ta değirmenlerin önünde arkadaşlarımızdan biri benim en sevdiğim şarkı olan “Değirmenler”i söylerken başardı! Fakat ben de o sırada manzaraya karşı resmimizi çekmeye çalıştığım için ne olduğunu bir iki dakika anlayamadım. Sonra arkadaki değirmenlerden ellerinde şampanya şişeleri ile diğer arkadaşlarımız çıkınca tam olarak farkettim!
“Evet!” dedikten sonra neler yapmaya başladınız? Düğün hazırlıklarınız ne kadar sürdü?
Evlilik kararını almadan yaklaşık on dört sene kadar önce ben bütün hazırlıkları bitirmiştim aslında. Gelinliğim, düğün mekanı, çiçekler, süslemeler, pasta, nikah şekeri her şeyi kafamda tasarlamıştım. Fiyat almak için görüşmelere başladım. Sonra bir gün evde otururken, yılbaşında New York’a gidip orada mı evlensek dedik ve bütün planlardan vazgeçtik. Fakat sonra evlenip geldikten sonra yine bir anda bir parti yapalım dedik ve sadece bir- iki ay kala mekanla gidip anlaştık. Süsleme çiçeklerine bile bir hafta önce karar verdiğimiz için çok uzun sürmedi hazırlıklarımız.
Tüm süreçte en çok hoşunuza giden keyif aldığınız hazırlık aşaması hangisiydi?
Ailelerden gelen hediyeleri açmak! Değil tabi, gelinliğimin hazırlanışı.
Düğün mekanınıza nasıl karar verdiniz? Kararınızı verirken gözönünde bulundurduğunuz kriterler nelerdi?
Biz hep samimi bir ortam aradık. Klasik düğünlerden uzak, herkesin gönlünce eğlenebileceği bir yer olsun istedik. Eğlenceli bir canlı müzik olsun, dans edebileceğimiz güzel bir bahçe olsun. Sonunda bir arkadaşımız Tamirane’yi tavsiye etti. Ve gider gitmez de karar verip anlaşma imzaladık.
Gelelim diğer ayrıntılara. Düğün organizasyonunuz ile ilgili ne tip detaylara önem verdiniz?
Canlı müzik olmasını çok istiyorduk. Latin jazz çalabilecek bir çok grup araştırdık. Sonunda çok memnun kaldığımız Küba’lı bir grupla anlaştık. Canlı müzik sonrasında da bir DJ ile anlaştık. Bizim için müzik de çok önemliydi. Fakat benim için en önemli şey fotoğraftı. Hatta bütün bu parti organizasyonunu mutlu bakabileceğim düğün fotoğrafları olsun diye yaptım bile diyebilirim. Onlarca kişiyle görüştük teklif aldık. Sonunda Hande Karayaka ile çalışmaya karar verdik. Samimiyetle söyleyebilirim ki, düğünümün en güzel yanlarından biri fotoğraflarıydı. Hande Hanım ve eşi o kadar samimi, o kadar başarılı, o kadar profesyonellerdiki hem düğün esnasında hem sonradan fotoğrafları alınca kendilerine kaç kere teşekkür ettiğimi hatırlamıyorum. Fotoğraf çok önemli çünkü otuz sene, kırk sene sonra elinizde bir tek onlar kalacak. Öte yandan çalıştığınız insanı sevmeniz ortaya mükemmel işler çıkarıyor.
Davetiye, nikah şekeri gibi tasarıma dayalı düğün ihtiyaçlarınızı nereden seçtiniz?
Eşim bir tasarım ajansında çalıştığı için bu gibi ihtiyaçların tamamını kendimiz tasarladık. Balondan davetiye, cam şişeler ve M&M’lerden nikah şekeri yaptık. Tamamının tasarımını eşim ve iş arkadaşları yaptı. Ayrıca daha önce Amerika’daki nikah kutlamamız için çok sevdiğimiz bir yakınımız bize peçeteler, mumlar gibi bazı sürprizler hazırlamıştı. Bunları Amerika’da kullanamamıştık; onları da kullandık.
Gelinlik ve damatlığınızı nereden seçtiniz ve düğünden ne kadar önce satın aldınız?
Gelinliğimi çok sevdiğim arkadaşım Begüm Salihoğlu yaptı. Kendisinin tüm tasarımlarına bayıldığım için hiç düşünmeden her şeyi ona bıraktım. Düğünün konseptini anlattım ve nasıl bir şey düşünürsün dedim. O da bana anlattı, çizdi, dikti ve bence muhteşem bir sonuç çıktı. Cengiz’in damatlığını - kıyafetini demek daha doğru olacak galiba- düğünden üç-dört hafta önce Vakkorama’dan aldık.
Düğün günü unuttuğunuz. atladığınız bir şey oldu mu? Bu konuda ne tavsiye edersiniz?
Açıkçası ben düğünden önce, düğün esnasında ve düğün sonrasında her şeyi unuttum diyebilirim. Sağolsun Cengiz son derece planlı programlı bir insan olduğu için bana bu konuda çok destek verdi. Genel olarak aklımda kalan büyük bir sorun yok. Fakat organizasyon şirketleri ile çalışmak sanıyorum çok büyük bir rahatlık. Biz gerçekten yorulduk ve zorlandık.
Kutlamalarınız esnasında geleneksel veya size özel bir şeyler gerçekleşti mi?
Bizim tüm evlilik sürecimiz biraz farklı geliştiği için sanırım geleneksel hiç bir şey olmadı diyebilirim. Çok eğlendiğimiz bir parti oldu diyelim.
Düğün günü veya hazırlıklarınız esnasında başınıza gelen komik bir olay var mı?
Aslında bir çok beklenmedik ve komik olay yaşadık. Fotoğraf çekimimiz başlı başına bir olaydı zaten. Düğün alanına yürürken benim duvağım düştü. Gece içinde onlarca defa yere düştüm gibi. Tabi bunların çoğu Cengiz için hiç komik değilmiş aslında.
Balayınızı nerede geçirdiniz?
New York, Berlin ve Kıbrıs’a gittik.
Evlenme hazırlığı içinde olan Dugun.com çiftlerine tavsiyeleriniz var mı?
Düğün hazırlıkları esnasında küçük ayrıntılardan çok, müzik ve fotoğrafta kiminle çalışılacağına dikkat edilmeli diye düşünüyorum. Çünkü güzel müzik herkesi eğlendiriyor. Fotoğraflar da en güzel anılar oluyor. Biz her iki konuda da çok şanslıydık. Diğer tüm detaylar zaten gecenin o hareketliliğinde çoğu zaman kaybolup gidiyor. Neredeyse bir yıl geçti hala her gün fotoğraflarımdan birkaçına bakıyorum.
