Gelin odasıyla tuvalet arasında ciddi bir mesafe vardı ve tuvalete gitmek için nikâh alanından geçmem gerekiyordu. Nikâhtan 10 dakika önce tuvalete gitmeliyim dedim. Herkes engellemeye çalıştı, ben de o engellerden kaçarken bana bakan misafirlerin önünde düştüm...
Nasıl tanıştınız?
Dekorasyon dergilerinde editörlük yaparken, bir yandan da reklam filmi çekimlerinde çalışıyordum. Daha sonra Xanadu Hotels Antalya ve Bodrum tanıtım filmi çekimlerine sanat yönetmenliği yapmak üzere gittim. İki çekim için birer hafta çalıştık. Ekibin ışık şefi de Mehmet’ti. Yıl 2011 idi, o zaman sadece ekipten birileriydik birbirimiz için. Ta ki 2014 Şubat ayına kadar.
Mehmet, Kazakistan’da CocaCola reklam filminin çekimlerine gidip dönmüştü. Sonra ekibe toplu mesaj atarken başka bir Elif ile beni karıştırmış. Onun üzerine konuşurken biz de bir türlü bir kahve içip sohbet edemedik diye yazıştık. Akşamdı, ikimiz de evlerimizdeydik. Hadi çıkalım bir kahve içelim dedik. Hiç ummadığımız kadar çok konuşacak şeyimiz varmış meğer. Ertesi gün iş yerime gelen çiçeklerden sonra haberleşmeler kesilmedi. Ve böyle başladık.
Evlenme teklifi nasıl geldi?
Bu gerçekten etkileyici bir şekilde oldu. Ben hiçbir zaman evlenme teklifi alma hayalleri kuran bir genç kız ya da yetişkin olmadım. İnsanın hamurunda olur ya öyle hisler benimkinde yok resmen.
Haziran ayıydı. İşten eve döndüm Mehmet dışarı çık bir şeyler yiyelim dedi. Emirgan’daki Sade Kahve’ye gittik. Oturduk yemek yedik. Normalde Mehmet inanılmaz tez canlıdır. Bir yerde yarım saatten fazla oturamaz, daralır, sıkılır. Haydi kalkalım diyorum. Yok, bir şeyler içelim diyor oyalıyor. Sonra yürümek istedi.
Yağmur yağıyordu ve Mehmet’i tanıyan herkes bilir, yürümekten nefret eder. Kısacık mesafeleri bile arabayla gider. Nereden çıktı yürümek diyorum, daraldım diyor. Sonra yürüyoruz ama ben tam bir domuzum. Ne yaptığımızı anlamıyorum hiç. Sonra telefon çalıyor. Prodüktör bir arkadaşımız var Serhat, o arıyor. “Kanlıca sahilde çekimdeyim, gelsenize” diyor, yok diyorum ne yapacağız orada.
Sonra Emirgan sahilde yürürken hani teleskoplar vardır ya, Mehmet onlardan birine yaklaşıp para atıyor. Yine ne yaptığına zerre kadar anlam veremiyorum. Ya diyor, Serhatlar tam karşı sahilde çekimde bakayım belki görürüm. Görse ne olacak acaba, her gün gördüğü adam, nasıl anlam veremiyorum anlatamam.
Sonra ısrar ediyor: “Vallahi görüyorum çekimi baksana sen de”. Görsem ne olacak diye direniyorum. Sonra ısrar bir son bulsun diye bakıyorum. Bir vapur geçiyor karşıyı göremiyorum. Teleskobun süresi doluyor, Mehmet bir daha para atıyor. Bir bakıyorum Kanlıca sahilde koskocaman bir pankart, üzerinde “Benimle Evlenir misin?” yazıyor. Şok oluyorum, tam anlamıyla şok! Evet diyorum, havai fişekler, sonra arkamızdaki arabalardan Mehmet’in arkadaşları çıkıyor bizi çekmişler. Öyle acayip bir hikâye!
Hazırlık süreci nasıl ilerledi, ne kadar sürdü?
Haziran ayında teklif geldi. Teklif ettiği akşam Mehmet ağustosta evleniriz o zaman dedi. Nasıl yani dedim. Nasıl olur, nasıl yetişir. İnsanları biliyorum yıllarca hazırlık yapıyorlar. Hallederiz dedi. Hallettik de. Hem de çok şeyi. Ağustosta nişanımız oldu, 21 Eylül'e tarih almıştık bile o sırada.
Düğün mekanına nasıl karar verdiniz?
Çok yer gezdik. İkimiz de yemekli düğün yapıp kişi sınırlaması getirmek istemiyorduk. O konu en net olduğumuz konuydu. O arada birçok şey konuştuk, nikâh yapıp büyükleri ağırlasak sonra arkadaşlarla başka bir şey yapsak gibi ama biz herkes bir arada olsun istiyorduk. Aslında zor bir şeyi iyi programladığımızı düşünüyorum.
Maslak Kasrı’nı gördük, Mehmet’in bir arkadaşı önermiş. İki katlı bir bahçe… Gördüğümüz gibi yer etti kafamızda. Üst katta nikah olacak, nikâhtan sonra oturmak isteyenlere bir düzenek sağlanacak. Alt kat sahne ve kokteyl alanı olacak. Açlık durumunu ise Elma Catering’in lezzetli finger food’larıyla çözmeye karar verdik.
Bir organizasyon firmasıyla çalıştınız mı? Organizasyonda hangi detaylar öne çıktı? Düğününüzün teması neydi?
Evet çalıştık. Demin teklif hikayesinde bahsettiğim Serhat Cinisli yapımcı bir arkadaşımız onun ortağı Onur Korkmaz da organizatör. SO Prodüksiyon Ve Organizasyon adında bir şirketleri var. Bizi zaten iyi tanıyorlar, mekanı gördüler, işlerinde de çok başarılı oldukları için her şey su gibi aktı diyebilirim.
Düğün fotoğraflarınızı kim çekti? Çekim gününü biraz anlatır mısınız?
Düğün fotoğrafları için ayrı bir çekim günü ayarlamadık. O gün içinde çekilenlerle yetindik. Gelin olarak gün boyu benimle birlikte Doğukan Yüksel vardı. Kendisi set fotoğrafçısı ve benim yeğenim. Onun dışında düğün başladığında fotoğraflarımızı Fotoğrafhane çekti ve basıp dağıttı. Ama çok fazla yönetmen arkadaşımız olduğu için onların elinde hep bir fotoğraf makinesi vardı. Mesela Alp Kofralı’dan çok tatlı bir siyah-beyaz seri çıktı ki hiçbir karede poz verilmemiş bir seri.
Gelinliğinizi nereden aldınız? Provalara ne kadar zaman önce başladınız?
Gelinliğimi Kadıköy’de Nurbanu Gelinlik dikti. Dedim ya benim hiç düğün hayallerim olmadığı için gelinlik modeli de kurgulamamıştım. Beğendiğim modeller ise hep 34 beden kadınlar için uygun şeylerdi. Bir yerde bir sırt modeli beğendim. Onu gösterdim, gelinlikçim de ben bunu dikerim deyince başladık. Üç hafta içinde görüştük dikildi.
Gelin saçı ve makyajınızı nerede yaptırdınız? Öncesinde prova yaptınız mı?
Gelin saçım da makyajım da Maslak Kasrı gelin odasında yapıldı. Saçlarımı İbrahim Zengin taradı. Makyajımı da Çiğdem Yartaşı yaptı. Bu anlamda inanılmaz şanslı bir gelindim. Türkiye’nin en iyileri bana dokundu diyebilirim. Ama ikisi için de prova yaptıracak zamanım olmadı.
Saç konusunda çok mustaribim. Çünkü o duvak denen şey saçımı bastı da bastı. Ayrıca konuşurken İbrahim’e çok ama çok sade bir saç olsun dedim ısrarla. O da gayet öyle yaptı. Biraz pişmanım bu yüzden biraz daha gösteriş şatafat farklı bir şeyler olabilirmiş. Fotoğraflara bakmak bile istemiyorum öyle diyeyim.
Davetiye olayını nasıl çözdünüz?
Düğüne bir ay kala hala bir davetiyemiz yoktu. Çok tatlı arkadaşlarım çok tatlı tasarımlar yaptılar. Fakat o grafiksel bakış açısı ailelere pek uymadı. Daha klasik bir şey bekledi ailelerimiz. Sonra yakın bir arkadaşım Mustafa Yalçın, Alem dergisinin sayfa tasarımcısıydı o zaman. Ay ben ne yapacağım dediğim bir anda davetiyeyi tasarlayıp gönderdi. Bayıldık hepimiz. Beyaz üzerine renkli çiçekli…
Düğün günü başınıza komik bir olay geldi mi?
Evet oldu. Gelin odasıyla tuvalet arasında ciddi bir mesafe vardı. Ve tuvalete gitmek için nikâh alanından geçmem gerekiyordu. Nikâhtan 10 dakika önce tuvalete gitmeliyim dedim. Herkes engellemeye çalıştı ben de o engellerden kaçarken bana bakan misafirlerin önünde düştüm. Evet, tarlatan fena bir şey, kesin bilgi!
Düğün günü unuttuğunuz bir şey oldu mu?
Oldu tabi olmaz mı? Saçımla ilgili. Benim saçım makyajım yapıldı. Duvak takıldı ve annemin evine gittim. Erkek tarafı tarafından alındık yine mekana geldik. Sanırım dünyanın en saçma hareketi ama adet, gelenek ve göreneklerimiz böyle buyurmuştu! Nikâh öncesinde saçımdan o duvak çıkmalı ve tüllü bir saç aksesuarı takılmalıydı. Ben unuttum, benimle birlikte herkes unuttu. Çok pişmanım!
Düğününüzün en duygusal anı neydi?
Benim için babamın Mehmet’e “Kızım önce Allah’a sonra sana emanet” dediği an. Ama genel olarak o kadar eğlenceli bir düğündü ki çok duygusal anlar yaşanmadı. İlk dansı etmeyen bir çift ne kadar duygusal olabilir işte öyle düşünün.
Balayınızı nerede yaptınız?
Los Angeles’ta yaptık. Ama düğünlere doyamadık. İki arkadaşımız evlenecekti ve bizden aylar önce belliydi tarihleri. Bizim evleneceğimiz belli değilken onların her şeyi tamamdı öyle söyleyeyim. Dolayısıyla orada da hep bir düğün atmosferi içindeydik. Çok keyifliydi.
Düğün.com Çiftlerine neler tavsiye edersiniz?
Rahat olun. Biz ki 3 ay içinde karar verip her şeyi organize ettik, sizin her şeyiniz mükemmel olur. Benim şahsen en önemli tavsiyem şudur ki düğünü düğün yapan müzik oluyor. DJ’lerini iyi seçmemeliler. Bizim hem genç hem de aile kitlesi olan davetlilerimizin aynı anda eğlenmesini sağlayan, herkese hitap eden ve herkesi birleştiren en önemli etkenimiz müzikti. Benim üniversiteden DJ arkadaşım Mahmut Yavuz ve Görkem Eylem oldu DJ’imiz. Çalgıcı Karısı Binnaz şarkısından Happy’ye geçişlerden tutun da Rammstein’dan Mezdeke’ye geçilen saniyeler oldu.