Canan ve Micheal çifti düğünlerini 6 ay önce planladıklarını o nedenle akıllarında fazla bir şey kalmadığını belirtiyor. Seçim aşamasında ise en fazla fotoğrafçıya önem verilmesi gerektiğini tavsiye ederek nedenini ise "Çünkü yemek, pasta, elbise her şey unutulup gidiyor ama resimler bir ömür boyu size hatıra kalıyor." olarak açıklıyorlar.
Nasıl tanıştınız?
Michael’le Mimarlık Fakültesi'nde tanıştık. 2009 Ekim’inde yeni dönemin ilk proje gününde takım çalışmasında denk geldik. O günden beri ayrılmaz ikiliyiz.
Evlenme teklifi nasıl geldi?
Onun doğru kişi olduğunu daha tanıştığımız gün anlamıştım. Gelecekle ilgili planlar yaptıkça, iki kültür arasındaki değişiklikler ikimize de çok heyecanlı ve ilginç gelmeye başladı. O bir İsviçreli. Ben de bir Türk kızı olarak onunla evlenmeyi düşündüğümü şakayla karışık söylerdim hep. Onun da hoşuna giderdi ama 4 sene sonra hala teklif gelmeyince ne zaman teklif edeceğini sordum. Ertesi aksam iş çıkısı eve gelince tüm ışıklar kapalıydı, her yerde mumlar vardı. Sırayla ne yapmam gerektiği kapıların üzerindeki küçük notlarda yazıyordu. Önce benim için hazırladığı köpüklü küvete girdim ve kenarda hazırlanmış kokteyli içtim. Micheal ise beni elindeki yüzükle yatak odasında, mum ışığı ve müzik eşliğinde dizlerinin üstüne çökmüş halde bekliyordu. “4 seneden fazla oldu ve sensiz bir hayat düşünemiyorum. Benimle evlenir misin?” dedi. Sevinçten ağlamıştım. Hemen "evet" dedim tabii...
Düğün planlama süreci nasıl ilerledi?
Micheal kısa bir süre sonra iş sebebiyle 8 aylığına Avrupa turuna çıktı. O gitmeden önce düğünümüzün sakin ve sadece aile arasında olmasına karar verdik. Sahilde yalın ayak ve abartıdan uzak sade bir nikaha karar verdik. Bizi bunca yıl destekleyen anne babamız ve kardeşlerimizle tatil tadında bir nikah kıymak istedik ve bütün masrafları üstlendik. Gideceğimiz güne 1 hafta kala Michael eve döndü. Ardından hazırlanıp hep beraber Mauritius'a gittik.
Düğün mekanına nasıl karar verdiniz ve seçim yaparken neleri göz önünde bulundurdunuz?
Düğün fuarında bize verilen gelin dergilerinde gördük bu fikri. Düğün organizasyonunda profesyonelleşmiş oteller, Mauritius’ta bulunuyor. Biz de çeşitli paketler arasında tasarımı ve yeri en çok hoşumuza giden otel Lux Le Morne’da tatilimizi geçirmeye ve nikahımızı kıymaya karar verdik. Tarih, renk seçimleri, yemek, pasta ve süslemeleri otel menajerine bildirip irtibata geçtik. Tüm bu süreç her şey nikaha 6 ay kala ayarlandı. Ailemizle Afrika’ya uçup, 5 gün tatil yaptıktan sonra, son gün nikahımızı yaptık. Onlar nikahın ertesi günü geri döndü ve biz balayımıza bir hafta daha devam ettik. Her şey beklediğimizden çok daha güzeldi. Bize bugün yine bu şekilde evlenir misiniz diye sorsalar cevabımız evet olur. Çünkü sadece 9 kişiydik. O günü hissederek, strese girmeden yaşadık. Düğün günümüzün her anını ikimizde hatırlayabiliyoruz. En önemlisi de ailelerimiz de çok memnun kaldı. Bizimle olamayan sevdiklerimize de resimli kartlar ve küçük bir cam şişede Mauritius kumu ve deniz kabukları yolladık.
Bir organizasyon firmasıyla çalıştınız mı? Organizasyonda hangi detayları tercih ettiniz?
Organizasyon otel tarafından yapıldı. Renk olarak mavi tonlarını seçtik. Onun dışında dans gösterisi, açık hava sineması ve dilek balonu uçurtmak istediğimizi belirttik. Davet menajeri Manie, istediğimiz her şeyin en güzelini bizim için organize etti. Nikahta sandalyeler kilise düzenindeydi. Yemeği havuzun ortasında olan gazeboda yedik ve dilek balonlarını kumsalda uçurduk.
Düğün fotoğraflarınızı kim çekti? Çekim gününü biraz anlatır mısınız?
Backlight Photograhpy Mauritius’ta Chris isimli genç bir fotoğrafçı, nikaha hazırlık aşamasında gelip, gece geç saate kadar ailecek yasadığımız mutluluğu kareledi. Nikah günü yapılan çekimlerde ailelerimiz de vardı. Nikahtan 3 gün sonraki çekimlerde gelinlik ve damatlıkla denize girdik, su altı çekimlerimiz oldu. Daha önce yaptığı çalışmaları çok beğendik ve fazla düşünmeden irtibata geçtik. Backlight Photograhpy en doğal halimizle gülerek ve şakalaşarak çok güzel iki çekim günü yaşadık. Chris sadece Mauritius’ta değil, dünyanın her yerine fotoğraf çekmeye geliyor, o yüzden kesinlikle tavsiye ediyorum.
Gelinliğinizi nereden aldınız ve süreç nasıl geçti?
Küçüklükten beri aklımda hep kısa bir gelinlikle evlenmek vardı. - kar bile yağsa, gelinliğim kısa olmalı derdim - Kısa gelinlik her yerde bulunmuyor, bulunsa bile denediklerim zevkime uygun değildi. Birkaç uzun gelinlik denedikten sonra internette araştırmaya başladım ve hayalimdeki gelinliği uzun bir arayıştan sonra buldum. Asimetrik kesimiyle ilk görüşte beni benden aldı. Başta “internetten gelinlik mi ısmarlanır” diye düşünsem de, ısmarladım ve 4 haftalık bekleyişten sonra düğüne 5 ay kala gelinliğimi denedim. Sanki üzerime dikilmiş gibiydi ve her şeyiyle tam bana göreydi. Üstelik fiyatı da çok uygundu. Bugün olsa yine aynı şekilde davranır ve aynı gelinliği giyerdim.
Gelin saçı ve makyajınızı nerede yaptırdınız? Hazırlıklarınız nasıl geçti?
Mauritius’a vardığımız gün otelin menajeri Bayan Manie bütün her şeyin hazır olduğunu bize garantileyip heyecanımızı biraz olsun aldı. Vardığım gün daha otelin kuaföründe provaya gittim. Saçlarımın açık, hafif dalgalı olmasını ve bir çiçek tacı istediğimi söyledim. Kuaför saçlarımı dalgalandıktan sonra yan tarafıma alıp sabitledi ve provalık bir çiçek tacı yaptı. Çok hoşuma gitti. Sade bir makyajla provayı tamamladık. Düğün günü paniğe gerek kalmadan her şeyi yine provada anlaştığımız gibi yarım saatte bitirdi.
Damatlığı nereden aldınız?
Michael de ben de sade insanlarız. İkimizde şatafatlı şeyleri sevmiyoruz pek. Kumsal nikahında siyah giyilmez diye düşündük ve ona krem renginde keten kumaş, sade bir takım elbise aldık. Kravat takmadı. Tüm misafirlerimizde olduğu gibi ceketinde yaka çiçeği süslemesi vardı. Aslında bütün günümüz neredeyse kumsalda yalınayak geçmiş olsa da, fotoğraf çekimleri için ben platform topuklu beyaz ayakkabılar giydim. Michael de krem rengi spor ayakkabı giydi.
Davetiye ve nikah şekeri gibi tasarım ürünlerinde tercihiniz neydi?
Bize yalnız 5 davetiye gerekiyordu. Aklımdaki değişik davetiyeyi kendim hazırlamak istedim. 5 adet çeyrek sayfa büyüklüğündeki kartı bir hikaye gibi yazdık, kartları deniz yıldızı ve mavi kurdelelerle süslenmiş bir karton kaba koyduk. Nikah şekeri yerine de resimli düğün kartları bastırdık ve minik cam şişelerin içinde Mauritius’tan getirdiğimiz kum ve kendi topladığımız deniz kabuklarını koyduk. İçine “Canan & Michael – 10.12.2014” şeklinde küçük bir kağıt parçası koyduk. Cam şişede mesaj gibi oldu. Nikahın olacağı kumsal kesiti için bir de el yazısıyla “Canan & Michael – yalın ayak nikahı” yazdığımız ahşap tabela koyuldu. Böylece davetlilerimiz nikah yapılacak yeri hemen buldu ve otelin diğer müşterileri de saygı göstererek o alandan uzaklaştı ve bütün nikahı izledi.
Davetiye sözünüz neydi?
Davetiyemiz için Almanca küçük bir şiir yazmıştım. Kumsalda ellerimizi birleştirip ömür boyu diye söz verirken ki halimizi aklıma getirmiştim. Eşimin de çok hoşuna gitti. Bu şiiri daha sonra sevdiklerimize yolladığımız kartlara da yazdık. “Kumsalda sessizce yanındayım, çıplak ayaklarımızla kumu hissediyoruz, sağda okyanus, kulaklarımızda dalga sesi, sen karşımda duruyorsun ve ben gözlerindeki mutluluğu okuyabiliyorum”
Dans kursuna gittiniz mi? İlk dans parçanız hangisiydi?
Eşim çok çekingen biridir. O yüzden Türk usulü 300 kişilik, vurgulu çalgılı bir düğün Michael için seçenek değildi. O yüzden kına gecesini Türk usulü yaptık ve geleneksel bir düğün içimde kalmadı. Düğün günü dans edeceğimizi düşünmemiştik ancak kendi küçüklük resimlerimizle ve tanıştığımız günden beri yasadığımız anılarla hazırladığımız sinema tadındaki küçük gösteriden sonra, yemek yenilecek yere gelirken, yerlerde yanan mum ışıkları eşliğinde bir bayan akustik gitarıyla şarkı çalıp söylemeye başladı. O anda spontane bir şekilde ilk dansımızı yaptık. “More Than Words – Extreme” ama nikahtan hemen sonra uzaktan yerli ritmler eşliğinde dans eden Afrikalı güzel bayanlar geldi. Aslında onlara bakarak yaptığımız ilk dans yerli Afrika dansıydı.
Düğün günü başınıza gelen komik bir olay oldu mu?
Fotoğrafçı birden “sadece gelin ve erkekler kamera karsısına geçsin” dedi ve birden “simdi gelini kucağınıza alıp havaya atın” diye talimat verdi. O anda birden kendimi havada buldum ve gerçekten çok komikti.
Düğün günü unuttuğunuz bir şey oldu mu?
Bütün düğünü 6 ay önce planladığımız ve bütün isteklerimizi menajere ilettiğimiz için aklımızda bir şey kalmamıştı. Bütün günümüz o kadar dolu ama bir o kadar da sakin ve huzurlu geçti ki, “acaba şunu da yapsa mıydık” diye hiç düşünmedik.
Düğününüzün en güzel anı neydi?
El ele tutuşup çiçeklerle süslü arkın altında birbirimizin gözlerinin içine bakarak nikah memurunun söylediklerini İngilizce tekrarladığımız ve bir ömür boyu birbirimizi sevip, sadik kalacağımıza dair söz verdiğimiz anı asla unutmayacağız.
Düğününüzün en duygusal anı neydi?
5 gece tatilden sonra düğün sabahı Michael’le kahvaltı yapıp vedalaştık. Bana bütün gün lazım olacak eşyalarımı bir valize toparlayıp ablamın odasına bıraktım. O da kendine lazım olanları ağabeyinin odasına götürdü. Nikahtan sonraki ilk gecemiz için balayı süitini ayırtmıştık ve yeni odamıza gece ilk defa beraber girmek istedik. Michael, gelini nikahtan önce görmenin uğursuzluk getireceğine inanıyor, O nedenle ayrı odalarda hazırlandık. Annem, ablam ve kayınvalidem ablamın odasında toplandık. Eşim, babam, kayınpederim, ablamın eşi ve Michael’in ağabeyi başka bir odaya geçtiler. Ardından ben ve babam hariç herkes sahilde yerini alıp beklemeye başladı. Babam beni odamdan almaya geldiğinde çok duygulanıp ağladı. Onun koluna girip sahile doğru beraber yürüdük. Babam bütün yol boyunca gözyaşlarına hakim olamadı. Ed Sheeran’nın Thinking Out Loud parçası eşliğinde beni arkası dönük olan Michael’e götürdü. Bütün aile için en duygusal an o andı.
Balayınızı nerede yaptınız?
Balayını aileler döndükten sonra 1 hafta daha uzatarak yapmış olduk. Balayı için çiftlere bir saatlik masaj, yemek kursu, şampanya, pasta ve yanımızda yanan kamp ateşi eşliğinde bir akşam yemeği sunuldu. Hepsinden çok memnun kaldık.
Düğün.com Çiftlerine neler tavsiye edersiniz?
Fotoğrafçınızı çok iyi seçin, fiyata fazla takılmayın. Çünkü yemek, pasta, elbise her şey unutulup gidiyor ama resimler bir ömür boyu size hatıra kalıyor. Bir de birçok çift için düşünülemez bir şey olsa da, misafir sayısını azaltarak düğünü daha samimi bir şekilde hazırlayabilirsiniz. En güzeli aslında yalnızca anne, baba ve kardeşler...
Düğün gününüz ile ilgili aklınızda kalan en romantik an neydi?
Dilek balonlarımızı uçurup yemeği bitirdikten sonra, herkesle vedalaştık. Ailemizle bütün gece ilgilenen otel personeli bize balayı süitine kadar eşlik etti. Odada ve banyoda mumlar yanıyordu ve içi su dolu küvet tamamen egzotik çiçek yapraklarıyla kaplı, küvetin kenarında ise çikolata ve buza konulmuş bir şampanya şişesi vardı. Bütün bir günün bu kadar romantik bir şekilde son bulacağını hayal edememiştik gerçekten. Otel fazla konuşup bizi yormadan ve evleneceğimiz günün büyüsünü kaçırmadan yapabilecekleri en iyi organizasyonu yaptılar. Bu kadarını biz bile beklemiyorduk.
